İlahi hanım sen bilmiyor musun ki, hayvanlar ..

Son Asrın Evliyalarından Hacı Cemal Öğüt Fatih
Camiinde, bir Ramazan gününde vaaz ediyor.
Dışarıda oruç tutmayanları, başı açıkları,
namaz kılmayanları görüyor, onlara bir şeyler
demesi lazım, ama direkt olarak bir şey de
söylemek istemiyor.
Konuya şöyle giriyor:
...
Şu Hacı Cemal var ya, bu saf hanımla nasıl
yaşayacak, nasıl idare edecek, bilemiyorum."
Diyeceksiniz ki: "
Senin hanım çok mu saf?"
Aman sormayın, o kadar saf, o kadar saf ki,
isterseniz bir saflık örneği vereyim de bakın
anlayın. Hacı Cemal'in de bu saf hanımla nasıl
yaşayacağını siz düşünün.
Efendim, öğle namazından önce abdestimi
aldım, cübbemi giydim, kapıya da çıktım,
buraya vaaza gelmek üzere ayakkabılarımı
giyerken bizim hanım da mutfakta iftarlık
yemek hazırlıyordu. Birden feryadı bastı.
"Eyvah, bu da mı gelecekti başıma?"
Hemen ayakkabılarımı çıkardım/mutfağa
doğru koştum, baktım, mutfakta bir şey yok.
Dedim ki:
"Hanım, yangın alarmı verir gibi ne
bağırıyorsun öyle? Ne var?"
Dedi ki:
"Görmüyor musun kediyi?"
"Görüyorum, kediye ne olmuş?"
“Daha ne olacak? İftarlık pideleri yiyor" demez
mi?
Tepem attı.
"Hanım sen de ne kadar cimrisin. İnsan bir
pide için bu kadar çığlık atar mı? İşte camiye
gidiyorum. Ne kadar pide istersen alır
getiririm, hem de tazesinden" deyince, hanım
bu sefer saf saf bana baktı, dedi ki:
"İlahi hoca, asıl saf olan sensin! Ben pideye mi
acıyorum? Görmüyor musun, şu mübarek
Ramazan gününde hayvan oruç tutmuyor,
oruç? Şapur şupur pide yiyor. Ben hayvanın
oruç yediğine kızıyorum, ona üzülüyorum."
Tepem iyice attı. Ben de dedim ki:
"İlahi hatun sen bilmiyor musun ki, hayvanlar
oruç tutmaz, sen bilmiyor musun ki hayvanlar
namaz kılmaz, sen bilmiyor musun ki,
hayvanlar açık yerlerini örtme ihtiyacı
duymazlar"
Cemal Hoca cemaate döner:
“Nasıl bizim bu saf hatuna iyi söylemiş
miyim?"
Cemaatte gülüşmeler, mesaj alınmıştır.